Nefsin Mahiyeti
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırmış kimse için, şüphesiz cennet(onun) yegâne barınağıdır.” (Nâzî’ât, 40, 41)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“(Hakîkatte) mücâhid, nefsine karşı cihâd eden kimsedir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Cihâd, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 20)
Nefs, kendisine karşı girişilen mücâhede ile ölmez, ancak kontrol altına alınabilir. Zâten matlûb olan da nefsi yok etmek değil, onu aşırılıklardan sakındırıp arzu ve temâyüllerini ilâhî rızâya muvâfık düstûrlarla tahdîd ve terbiye edebilmektir. Bu hususta İmâm Gazâlî, insanı bir süvârîye benzeterek şöyle der:
“Nefs, rûhun bineğidir. Eğer insan, nefsin dizginlerini salıverir ve onun gittiği istikâmete kendini bırakırsa helâk olması mukadderdir. (Bazı Hint dinlerinde ve mistik felsefelerde yapıldığı gibi) şâyet onu öldürmeye çalışırsa, bu sefer de hakîkat yolunda bineksiz kalır. O hâlde nefsinin dizginlerini elinde tut ve bineğinden istifade et!” (Osman Nûri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Kaadir: Her şeye gücü yeten, ölçen, tanzim eden, plânlayan, hükmeden, takdir eden, tam bir kudret sahibi olan ve istediğini, dilediği şekilde yapmaya gücü yeten demektir.
Kısa Günün Kârı
Nefsimizi her zaman kontrol altında tutalım.
Lügatçe
mahiyet: Nitelik, iç yüzü.
yegâne: Biricik, tek.
mücâhede: Cihad etme.
matlûb: İstek, istenen şey.
temâyül: Eğilim.
muvâfık: Uygun.
düstûr: Kural, prensip.
tahdîd: Sınırlandırma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder